14 Eylül 2010 Salı

Edebiyatın Bilimlerle İlişkisi

EDEBİYATIN DİĞER BİLİMLERLE İLİŞKİSİ

HAZIRLIK ÇALIŞMASI



Tarih: Tarih geçmiş zamanlarda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetlerini YER VE ZAMAN bildirerek, SEBEP-SONUÇ ilişkisi içinde anlatan bilim dalıdır. Tarihin konusu Geçmiş zamanda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetidir.

Sosyoloji: Sosyolojinin ana konusu toplumdur. Sosyolojinin konusu daha dar anlamda toplum yapısı, toplumsal kurumlar toplumsal ilişkiler, sosyal grup, sosyal tabakalaşma, kültür ve tüm bu unsurlarda meydana gelen değişme ve gelişmelerdir.

Matematik: Biçim sayı ve çoklukların yapılarını, özelliklerini ve aralarındaki ilişkileri üst bilim yoluyla inceleyen ve sayı bilgisi, cebir, uzam bilgisi gibi dallara ayrılan bilim dalıdır. İlgi alanları Kişiyi günlük yaşamında etkileyen basit olgulardan başlayıp, evrenin yapısına kadar giden düşüncelerin hepsinde matematik vardır. Ona verilebilecek nitelikler de pek çoktur. İnsanlığın ortak düşünme aracıdır, evrensel dildir, bilimdir, sanattır… O, insan aklının güzelliğini ve yüceliğini gösteren yetkin bir yapıttır.

Fizik: Madde ve madde bileşenlerini inceleyen, aynı zamanda bunların etkileşimlerini açıklamaya çalışan bir bilim dalıdır Fiziğin amacı evrendeki "gözlenebilir" niceliklerin (enerji, momentum, açısal mom entu m, spin vs.) "nasıl" değiştiğini anlamaktır.

Kimya: atomları, element ya da bileşik haldeki maddelerin yapısını, bileşimini ve özelliklerini (makroskopik ve mikroskobik boyutta), uğradıkları dönüşümleri, bu dönüşümler sırasında açığa çıkardıkları ya da soğurdukları enerji ve entropiyi inceleyen bilim dalıdır.

Biyoloji veya Canlı bilimi: canlıları inceleyen bir bilim dalıdır. Biyologlar, tüm canlıları - tüm gezegeni kaplayan küresel boyuttan, hücre ve molekülleri kapsayan mikroskobik boyuta kadar - onları etkileyen önemli dinamik olaylarla birlikte incelerler.

Tıp: İnsan sağlığının sürdürülmesi ya da bozulan sağlığın yeniden düzeltilmesi için uğraşan, hastalıklara tanı koyma, hastalıkları sağaltma (tedavi etme), ve hastalık ve yaralanmalardan korumaya yönelik çalışmalarda bulunan birçok alt bilim dalından oluşan bilimsel disiplinlerin şemsiye adıdır. Hem bir bilgi alanı – vücut sistemlerinin ve bunların hastalıklarının ve tedavilerinin bilimi – hem de bu bilginin uygulandığı meslektir.

Psikoloji: İnsan bir canlı olarak çevresine uyum sağlamak ve kendi içinde de dengeli bir gelişme sağlamak ister. Psikoloji de elde ettiği yasaları yine insana uygulayarak onun davranışlarını açıklayabilir, önceden kestirebilir, kontrol edebilir. Böylece, insana bu gelişim ve uyum sürecinde yardımcı olabilir.



1-Tarih, sosyoloji, matematik, fizik, kimya, biyoloji, tıp ve psikoloji gibi bilim ve bilgi dallarının hangi konuları kapsadığını belirleyerek defterinize yazınız.

Tarih: Tarih geçmiş zamanlarda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetlerini YER VE ZAMAN bildirerek, SEBEP-SONUÇ ilişkisi içinde anlatan bilim dalıdır. Tarihin konusu Geçmiş zamanda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetidir.

Sosyoloji: Sosyolojinin ana konusu toplumdur. Sosyolojinin konusu daha dar anlamda toplum yapısı, toplumsal kurumlar toplumsal ilişkiler, sosyal grup, sosyal tabakalaşma, kültür ve tüm bu unsurlarda meydana gelen değişme ve gelişmelerdir.

Matematik: Biçim sayı ve çoklukların yapılarını, özelliklerini ve aralarındaki ilişkileri üst bilim yoluyla inceleyen ve sayı bilgisi, cebir, uzam bilgisi gibi dallara ayrılan bilim dalıdır. İlgi alanları Kişiyi günlük yaşamında etkileyen basit olgulardan başlayıp, evrenin yapısına kadar giden düşüncelerin hepsinde matematik vardır. Ona verilebilecek nitelikler de pek çoktur. İnsanlığın ortak düşünme aracıdır, evrensel dildir, bilimdir, sanattır… O, insan aklının güzelliğini ve yüceliğini gösteren yetkin bir yapıttır.

Fizik: Madde ve madde bileşenlerini inceleyen, aynı zamanda bunların etkileşimlerini açıklamaya çalışan bir bilim dalıdır Fiziğin amacı evrendeki "gözlenebilir" niceliklerin (enerji, momentum, açısal mom entu m, spin vs.) "nasıl" değiştiğini anlamaktır.

Kimya: atomları, element ya da bileşik haldeki maddelerin yapısını, bileşimini ve özelliklerini (makroskopik ve mikroskobik boyutta), uğradıkları dönüşümleri, bu dönüşümler sırasında açığa çıkardıkları ya da soğurdukları enerji ve entropiyi inceleyen bilim dalıdır.

Biyoloji veya Canlı bilimi: canlıları inceleyen bir bilim dalıdır. Biyologlar, tüm canlıları - tüm gezegeni kaplayan küresel boyuttan, hücre ve molekülleri kapsayan mikroskobik boyuta kadar - onları etkileyen önemli dinamik olaylarla birlikte incelerler.

Tıp: İnsan sağlığının sürdürülmesi ya da bozulan sağlığın yeniden düzeltilmesi için uğraşan, hastalıklara tanı koyma, hastalıkları sağaltma (tedavi etme), ve hastalık ve yaralanmalardan korumaya yönelik çalışmalarda bulunan birçok alt bilim dalından oluşan bilimsel disiplinlerin şemsiye adıdır. Hem bir bilgi alanı – vücut sistemlerinin ve bunların hastalıklarının ve tedavilerinin bilimi – hem de bu bilginin uygulandığı meslektir.

Psikoloji: İnsan bir canlı olarak çevresine uyum sağlamak ve kendi içinde de dengeli bir gelişme sağlamak ister. Psikoloji de elde ettiği yasaları yine insana uygulayarak onun davranışlarını açıklayabilir, önceden kestirebilir, kontrol edebilir. Böylece, insana bu gelişim ve uyum sürecinde yardımcı olabilir.




Derslerde konuyla ilgili farklı araçların kullanılması dersin hem sıkıcılığını önler hem de dersin daha zevkli ve uygulanabilir hale gelmesine yardımcı olur. Verilmek istemen konu daha iyi kavratılmış olur.




2-Derslerde konuyla ilgili birden fazla aracın kullanılması ve dersin farklı yöntemlere başvurması ele alınan konunun kavranma sürecini nasıl etkiler? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları tahtaya yazınız.





İNCELEME
VADİDEKİ ZAMBAK

Dostum, dağınık hayat deneyimlerimi size iletmek için bir araya toplamaya çalışmak, ustaca hareket etmeniz gereken bir çevredeki tehlikeler karşısında sizi silahlandırmak, bilseniz ne büyük bir mutluluk benim için!

Her şeyden önce, bir bütün olarak ele aldığım toplum hakkındaki fikrimin üstünde durun. Ben bu noktaya bir değinip geçtim ama zaten size bir şeyi kısacık anlatmak da yeter. Toplumların kaynağı tanrısal bir nitelik mi göstermiştir, yoksa bunlar insanlar tarafından mı yaratılmıştır, bilmiyorum; hangi yönde gelişme gösterdiler deseniz onu da bilmiyorum; ama bence, bu konuda muhakkak olan bir şey varsa o da toplum denen şeyin var olduğudur. Bir kenarda kalıp yaşamak yerine, toplumların içine girmeyi kabul ettiğiniz andan itibaren, onu yaratan kuralların da iyi olduğunu kabul etmek zorundasınız. İşte, yarın, bu toplumlarla sizin aranızda da bir anlaşma imzalanacak. Bugünün toplumu insana faydalar sağlamaktan çok onu sömüren bir toplum mudur acaba? Öyledir bence, ne var ki insanın arada kazançtan çok birtakım sorumluluklar ve yükümlülüklerle karşılaması ya da kişiye sağladığı faydaları fazlasıyla pahalı satın alınması konusuna gelince, bunlar bireyi değil yasa koyucuyu ilgilendirir daha çok. Böyle olunca ben o kanıdayım ki ister sizin için faydalı ister zararlı olsun, asıl olan toplumda belirmiş genel kurallara uymaktır. İlk bakışta basit gibi görünür bu ilke, oysa uygulanması çok zor bir şeydir. Gerçekten bu ilke bir ağacı canlandırmak, yeşili korumak, çiçekleri açtırmak, meyvelerini herkesin hayranlığını toplayacak şekilde olgunlaştırmak için en ince, kılcal damarlara sızan öz su gibidir. Aziz Felix, yasaların hepsi kitaplarda yazılı değildir, törelerin yarattığı yasalar da vardır, bunların en önemlileri ise en az bilinenleri olmaktadır; hareketlerinizi, konuşmalarınızı, dış hayatınızı, toplum önüne çıkma, servete yaklaşma gibi durumlarınızı yöneten bu yasaların öğretmeni de, kitabı da, okulu da yoktur. Bu toplum yasalarına uymamak demek, toplumsal dünyaya hâkim olacak yerde, o dünyanın köleliğini kabul etmek demektir…

Toplumu, kurnaz davranıp herkesin zararına olarak kendi mutluluğunu yaratma kuramıyla açıklamaya çalışmak yıkıcı bir tavırdır; çünkü bu açıklama tarzının ağır sonuçları, yasaları, toplumu ya da insanları atlatarak, harcayarak elde edilen şeyin haklı ve uygun olduğuna inanmaya zorlar… Toplumu böyle gören kimse için, elde edilmesi istenen bir servetin ortaya çıkardığı tek mesele, sonu bir milyon lira ya da küre; yüksek bir mevki ya da ********lik olan bir kumardan öteye geçmeyecektir, dostum.

Honore de BALZAC

Vadideki Zambak

Çiviren: Cemal SÜREYA


1-“Toplumların kaynağı tanrısal bir nitelik mi göstermiştir, yoksa bunlar insanlar tarafından mı yaratılmıştır, bilmiyorum; hangi yönde gelişme gösterdiler deseniz onu da bilmiyorum; ama bence, bu konuda muhakkak olan bir şey varsa o da toplum denen şeyin var olduğudur.”

“Aziz Felix, yasaların hepsi kitaplarda yazılı değildir, törelerin yarattığı yasalar da vardır, bunların en önemlileri ise en az bilinenleri olmaktadır; hareketlerinizi, konuşmalarınızı, dış hayatınızı, toplum önüne çıkma, servete yaklaşma gibi durumlarınızı yöneten bu yasaların öğretmeni de, kitabı da, okulu da yoktur.”

“Toplumu böyle gören kimse için, elde edilmesi istenen bir servetin ortaya çıkardığı tek mesele, sonu bir milyon lira ya da küre; yüksek bir mevki ya da ********lik olan bir kumardan öteye geçmeyecektir, dostum.”

Yukarıdaki Vadideki Zambak adlı romana ait olan metinden üç parça verilmiştir. Bu parçaların hangi bilim ya da bili dallarıyla ilgili olduğunu belirleyerek sebepleriyle birlikte defterinize yazınız.

Yukarıdaki verilen üç parçada da ele alınan konular sosyolojinin ilgi alanlarıyla ilgilidir. Üç parçada da toplumsal bir durum dile getirilmiştir. Toplumların yapısı ve özellikleriyle sosyoloji bilimi ilgilenir.











2-“ Bir kenarda kalıp yaşamak yerine, toplumların içine girmeyi kabul ettiğiniz andan itibaren, onu yaratan kuralların da iyi olduğunu kabul etmek zorundasınız.”

Yukarıdaki parça bilimsel bir değer taşımaktadır. Çünkü bu ifade sosyoloji biliminin ilgi alanına girmektedir. Edebî eserler bilimlerin verilerinden yararlanır, yararlanırken de bu verileri düzenler, hayal süzgecinden geçirir. Bu nedenle edebî eser bilimsellikten uzaklaşır. Bir edebî eserin bilimlerden yararlanması onun bilimsel olduğunu göstermez. Bu yüzden parçadaki her düşünceye bilimsel diyemeyiz.

Yukarıdaki cümlenin bilimsel bir değeri olup olmadığını belirleyerek Vadideki Zambak metninde ifade edilen düşüncelerin bilimsel açıdan bir değer taşıyıp taşımadığını tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sebepleriyle birlikte tahtaya yazınız.









Vadideki Zambak adlı metnin yazılış amacı toplumda yerleşmiş kuralların neler olduğunu ortaya çıkarmaktır. Bu çerçevede metnin teması toplumdur. Bu tema başka bilim dallarında ele alınıp işlenebilir. Bir tarihi toplum meydana getirdiği için tarih bilimi, toplumu insanlar oluşturduğu için psikoloji bilimi de rahatlıkla bu konuyu işleyebilir. Edebi eserlerin yazılış amacı okuyucuya estetik bir zevk vermektir. Bilimsel metinlerin amacı ise okuyucuya doğrudan genel geçerliği olan kişiden kişiye değişmeyen nesnel bilgiler vermektir.



3-Vadideki Zambak adlı metnin yazılış amacını ve temasını belirleyiniz. Bu temanın başka bilim dallarında da ele alınıp alınamayacağını tartışınız. Ulaştığınız sonucu, edebî eserler ile bilimsel eserlerin yazılış amaçları çerçevesinde değerlendirerek defterinize yazınız.











ANLAMA YORUMLAMA

Bir edebî eserin değişik bilim dallarının verilerinden faydalanması ona bilimsel bir özellik kazandırmaz. Çünkü edebî eser faydalandığı bilimin verilerini kendi süzgecinden geçirerek tekrar oluşturur. Bu oluşumda hayallere, duygulara da yer verilir. Hayalin, duygunun, öznelliliğin olduğu metinde bilimsel nitelik taşımaz.





1-Bir edebî eserin değişik bilim dallarından faydalanması edebî esere bilimsel bir eser niteliği kazandırır mı? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları defterinize yazınız.









MATEMATİK

Bir sınıfta tam kırk çocuk dizili;

Bir kara tahta, üstünde bir üçgen;

Bir koca daire, sağır, çekingen;

Merkezi güm güm eder davul gibi.



Dilsiz, vatansız harfler küme küme,

Bekleşir dururlar, azap içinde.



Bir yağmurun yan kenarı tamtakır,

Bir ses yükselir yükselir, alçalır.

Azgın bir problem tutar yolunu,

Döner döner ısırır kuyruğunu.



Bir açının çeneleri gerilir;

Kurt mudur, köpek mi, neyin nesidir?



Ne kadar rakam varsa yeryüzünde

Üşüşmüş, karınca gibi, tahtaya;

Koşarlar bir yuvadan bir yuvaya;

Fal taşınla dönmüş gözler önünde.

Jules SUPERVIELLE

Çeviren: Sabahattin EYUPOĞLU




Matematik şiirinde matematik biliminin terimleri kullanılmıştır. Bu terimlerin kullanılması şiire bilimsellik kazandırmamıştır. Sadece bu terimler kullanarak şair kendi duygu ve düşüncelerini dile getirmiştir. Bu da edebi eserler diğer bilimlerin verilerinden ve terimlerinden yararlanır ama bu aldığı bilgileri kendince dönüştürerek ortaya koyar.



2-Matematik şiirini edebiyat-bilim ilişkisi açısından inceleyiniz. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.











Edebî eserlerin temelinde hayal vardır. Hayaller edebî esere yön verir. Bazı edebi eserlerde de bu hayallerin gerçekleştiğini görmemiz mümkündür. Buradan şunu söylemek mümkündür. Edebi eserlerdeki hayaller gerçekleşmeyecek diye bir şey yoktur. Burada olduğu gibi edebî eserlerde anlatılan bazı durumlar bilimlerin gelişmesiyle gerçeğe dönüşebilir. Bu durum edebi eserlerin bilime ilham kaynağı olabileceği sonucuna varabiliriz.



3-Jules Verne’in 19. Yy.da yazdığı bilim-kurgu türündeki romanlarında Ay’a yolculuk gibi bilimsel gelişmeleri ve bazı icatları önceden hayal etmesi, edebiyat-bilim ilişkisi hakkında size neler düşündürür? Değişik bilim dallarını da göz önünde tutarak tartışınız. Ulaştığınız sonuçları defterinize yazınız.







1. ÜNİTE

Edebiyatın bilimlerle ilişkisi












ÖLÇME-DEĞERLENDİRME

1-Aşağıdaki cümlelerin karşılarına yargılar doğru ise (D), yanlış ise (Y) yazınız.

Birinci Dünya Savaşı’nı anlatan bir edebî metin, fizik biliminden yararlanır. (Y)

İnsanın ruhsal durumunu anlatan bir edebî metin, psikoloji biliminden yararlanır. (D)



2-“Hasta çocuklar, yanlarında ailelerinden birer büyük insan-ki hastalardan daha endişeli görünüyorlar- ve bir anne, pelerinini iliklemek bahanesiyle omuzu sarılı çocuğunun sırtını okşuyor; onu biraz sonra çekeceği acıya hazırlamak için. Sıralarda hiç düz oturan yok. Hatalar sarılı bir kol veya bacağın bozduğu muvazene ile hep umutları kırılmış, yamru yumru duyuyorlar ve büyükler küçüklere doğru eğilmişler.”

Yukarıdaki paragraftan hareketle aşağıdaki cümlede boş bırakılan yere uygun kelimeyi yazınız.

Bu edebî metin incelenirken psikoloji biliminden yararlanılır.



3-Aşağıdakilerden hangisi edebiyat-sosyoloji ilişkisiyle ilgili ulaşılabilecek sonuçlardan biri değildir?

A) Edebî metinlerin sosyal bir çevrede ortaya çıkması

B) Edebiyat ve sosyolojinin birbirini etkilemesi

C) Edebî eserlerin bir dönemin toplumsal hayatına ışık tutması

D) Yazarın toplumsal olayları tarafsız bir şekilde işlemek zorunda olması

E) Edebiyatla sosyolojinin amaçları bakımından birbirinden ayrılması

A,B,C,E seçenekleri edebiyat-sosyoloji ile ilgili ulaşılabilecek sonuçlardır. Ancak D seçeneğinde verilen yargı bilimsel eserler için geçerlidir. Edebiyat ile doğrudan ilgili bir yargı değildir. Bu nedenle doğru cevap D seçeneğidir.

4-Bir edebî eser meydana getirilirken neden başka bilimlere ihtiyaç duyulur? Aşağıya yazınız.

Bir edebî eser oluşturulurken bilimlerin verilerinden faydalanmak eserin etkileyiciliğini arttırır. Örneğin tarih romanı yazacak bir yazar, tarih bilimin verilerinden yararlanmadan bu romanı yazması onun etkileyiciliğini azaltır. Ama tarihteki olayları bilip de romanını kurgularsa etkileyiciliği daha fazla olur. Bu yüzden edebî eserler bilimlerin verilerine ihtiyaç duyar

Hiç yorum yok: